HOMEND

Hikaye Türkiye’nin en büyük teknoloji dağıtım grubu Index A.S.’nin 2009 yılında bir Küçük Ev Aletleri markası kurma planı üzerinde çalışmaya başlaması ve ekip kurma ile ilgili bir arayış içine girmeleri ile başlıyor.

“Üretmenin gücü” bölümünde anlatmıştım, 2009 yılı benim de kariyerimde başka bir boyuta geçmek istediğim ve bunu etrafımdakilerle paylaşmaya başladığım bir yıldı ve evrenin kozmik bağlantı gücü tabi ki de gücünün gösterecek ve Index ile beni bir telefon görüşmesi ile birbirimize bağlayacaktı.

İşin tanımı, Index Grup’un dağıtımını yaptığı teknolojik ürünlerle çakışmayacak bir kategoride kendi markasını yaratma, ürün geliştirme, pazarlama ve satış kanallarının oluşturulması idi. Tertemiz bir sayfa, elimizde rengarenk kalemler ile sıfırdan marka yaratma hikayesini yazmamız isteniyordu.

Benimle ilk görüşmeyi yapan Hakan KOÇER o zaman daha adı bile belli olmayan Küçük Ev Aletleri markasının Genel Müdürü, bense O’ndan sonra gelen şirketin 2. kurucu yöneticilerinden biri olacaktım.

İddia büyüktü, bir dünya markası olmak üzere bir KEA markası yaratacaktık. Bu bir rüya olmalıydı! Bu topraklardan bir dünya markası çıkarma hikayesi gelmiş beni bulmuştu ve ben bu deneyim için üstüne para bile verebilirdim, neyse ki o kadar acımasız bir teklifle gelmediler ve bir süre sonunda birlikte bu işe girişmek üzere anlaştık.

Bir süre sonra diyorum çünkü o arada benim 6 yaşında bir çocuğu olan anne olarak uzun haftalar Çin’de kalmam gereken, Türkiye’de olduğum zaman da bir girişimcinin ne kadar girişiminin her şeyi ile ilgilenmesi gerekiyorsa o kadar işime gece gündüz yoğunlaşacağım bir işi kabul etmenin sancısını ve kabullenişi sürecini geçirmem gerekiyordu.

Bu işi kabul etmezsem kariyerim için, kabul edersem oğlum için yanlış bir şey yapıyorum hissi beni uyutmuyordu. Bu aşamada eşimin beni yüreklendirmesi ve bir pedagog desteği ile bu işi nasıl yöneteceğimizi netleştirebildim ve gelecekte sağlıklı bir aile hayatımız olması için en doğrusunun benim kendi hayallerimin peşinden gitmem ve aldığım kararın arkasında durmam olduğu konusunda ikna oldum ve yola çıktım, çıkış o çıkış…

2009 Eylül’ünden itibaren her ay en az 10 gün, bazen 15-20 gün Çin’de zaman geçirmeye başladım. Ürün portfoyunun bir kısmını Çin’deki üreticilerde ürettirme hazırlıklarına başlarken, bir kısmını da tamamen kendi ürünlerimiz olacak şekilde kendimiz geliştirmeye başladık.

Tabi onunla eş zamanlı da yaratıcı ajans, halkla ilişkiler ajansı, endüstriyel tasarım ajansı, medya satınalma ajanslarımızı netleştirdik.

Yaklaşık 4 ay süren bir marka kimlik yaratma çalışmasının ardından markanın konumlamasını, varoluş amacını netleştirdik. Mottosunu “Serving Life ” olarak belirledik ve ismini de “HOMEND” koyduk.

Bir yandan ekibi kurma çalışmaları , bir yandan marka kimliği netleştirme, ürün portfoyu oluşturma, tedarik zinciri ve satış sonrası hizmetler altyapısı kurulması, satış kanalları ile görüşmeler… şimdi düşünüyorum da elimizde sadece bir sunum ile Türkiye’nin ve Uzakdoğu’nun en iyi üreticilerinin kapısını çalıp en son teknoloji ürünlerinin satışını istemek, kanallara gidip yeni bir marka olarak rafta yer istemek, kaliteli isimleri ekibe almaya çalışmak.. tam bir girişimcilik örneği.. o günlerden damağımda hala tadını hissettiğim her şeyi sıfırdan yapmanın verdiği sonsuz hazdır.

3 Ekim 2010 da markanın lansmanını yaptık ve ardından ürün geliştirme, çin seyahatleri, kanal konumlama, pazarlama iletişim çalışmaları ile gecesi gündüzüne karışmış şekilde çalışmaya devam ettik. 2013 yılında özellikle mutfak kategorilerinde %6 pazar paylarına kadar ulaşmıştık, dünyanın en prestijli tasarım yarışmalarından RedDot tan aynı anda 3 ürünümüze “Üstün Tasarım Ödülü” gelmişti, marka bilinirliği özellikle AB şehirli çalışan kadında %70e kadar yükselmişti ama daha yapılması gereken çok iş vardı, bu iddialı bir girişimdi ve bir dünya markası olmak için nefesinizi suyun altında daha uzun tutabilmeliydiniz, tutabilirdik de ama Index Grup bunu tercih etmedi, ana iş kollarıyla çok farklı bir süreç işliyordu, öyle ya dağıtım yaptıkları markalar zaten dünyanın en iyi bilinen, tüketici çekişi hazır olan markalardı ama kendi markaları olan Homend sürekli bir ayrıcalık, özen ve bütçe istiyordu, bunu tercih edip etmeme yatırımcının vereceği karardı ve kararını bu işi daha fazla büyütmemek ve butik bir internet markası olarak tutmaya karar verdi..

bu şu demekti…. benim için yeni bir yolculuğa çıkma zamanı gelmişti.. Index Grup ve Homend’e tüm azmimi, çalışkanlığımı, oğlumu aylarca çok az görmeme sebep olacak kadar zamanımı verdim, sonuna kadar da helal olsun dediğim bir emekti, çünkü ben de harika şeyler öğrenmiştim.

1 Şubat 2014’de Homend’den ayrılırken cebime aldıklarıma gelince :

  • Sıfırdan bir marka nasıl kurulur? artık biliyordum
  • P/L e ilk kez Homend’de gerçek anlamda hakim oldum ve bir işin bir yatırımcıyı ne zaman mutlu edeceğini, beklentileri, yatırımcıyı ikna için hazırlanan P/L de ne gibi hatalar yapıldığında ileride ne gibi sorunlarla karşılaşılır yaşayarak öğrendim.
  • Çin ile nasıl iş yapılır, patronlar nasıl bakar? çalışanlar nasıl motive olur? hangi bölge hangi kategoride iyidir? tek başına Çin’de seyahat nasıl yapılır? Hongkong’da işler nasıl döner? Çin’in sadece 15 yılda geldiği noktanın mihenk taşları, alınan kararlar, teknolojik ve kültürel dönüşümünü kitabını yazacak kadar öğrendim.
  • Daha önce bazı hazır ekiplere ufak eklemelerle yöneticiliğimi geliştirirken, sıfırdan ve çeşitliliği olan bir ekip kurma ve hemen aynı zamanda işe başlayan bu insanlardan aynı hedefe koşan bir ekip yaratma deneyimi yaşadım
  • Pazarlama benim doğal olarak en az deneyimim olan alandı ama diğer yandan üniversite hayatımdan itibaren radyoculuk, bloggerlık, bir pazarlama profesyoneliyle evli olma, ailede iyi pazarlamacıların olması ve hepsinden öte kendimde çok net hissettiğim beynimin sağ ve sol bölümlerini eşit ve dengeli kullanabilme yeteneğimle bazımı çok hazır hissediyordum, üstelik yıpranmamış, tutkulu, öğrenmeye ve “challenge” etmeye çok hazır olan “temiz” kafamla harika bir pazarlama stratejisi oluşturabildiği fark ettim, kendimi keşfettim yani.
  • Girişimciliği bir kurum çatısı altında yaşadım, bu büyük bir avantajdı, cebimden para çıkmadan bu deneyimi yaşamanın ayrıcalığını ilk günden itibaren hissettim ve bu deneyim bana hem girişimcilerin dünyasını anlamayı, hem de bir gün istersem sıfırdan bir şey kurma cesaretini verdi.

Evet.. bunları ve daha nicelerini aldım ve yola çıktım ama nereye gideceğimi hiç bilmiyordum.. tek bildiğim artık yeni yolculuk başlamıştı.. devamı ” Ustalık Yıllarım” bölümünde..

https://www.hurriyet.com.tr/ekonomi/cyi-konusturdu-en-buyuk-odulu-kapti-22845203

“Ustalık Yıllarım” bölümü için aşağıdaki linkten ilerleyebilirsiniz.