EKSEN

1997 yılında İstanbul’da iş arama fikrim gelişmeye başladı. ESCO da birlikte akredite laboratuvar kurduğumuz Yavuz Gül’e konuyu açtım, duyar duymaz İstanbul’da bir firmaya beni önermek istediğini, benim çok mutlu çalışağım biryer olduğunu, benim gibi istekli bir mühendise onların da ihtiyacı olduğunu düşündüğünü iletti ve herhalde 1 ay sonra ben İstanbul’a iş görüşmesine doğru yola çıktım.

İşyeri Gebze’deydi, erkek arkadaşımla biz Koşuyolu’nda bir yerde kalacaktık. Eskişehir’de yaşayan biri için Koşuyolu’ndan Gebze’ye gitmek şehirlerarası gezi sayılır ve bir kere gidersen 1 hafta dinlenirsin.. Nitekim iş görüşmesine 3 vasıta değiştirerek ve böyle uzak bir yerde çalışılmaz diye baştan yol boyunca şerhimizi koyarak gittik, 2 saatlik görüşme, fabrika gezisi vs nin ardından Şubat başında iş başı yapmak üzere el sıkışarak ayrıldık.

1998 yılında Türkiye’de Küçük Ev Aletleri üretiminde yurtiçinde sadece Arçelik ve Beko’ya üretim yapan 3 üretici firmadan biriydi Eksen. 3 E diye de bilinen meşhur EKSEN, ERNAMAŞ, ELMA üçlüsünden birinde işe başladığımda Türkiye’nin ilk elektrikli çay makinası montaj hattına henüz hazırlanıyordu ama asıl bomba Ar-ge de çalışılandı. DÜnyanın en büyük kettle komponent üreticilerinden STRIX ile çay makinasına özel bir komponent geliştirmeye başlamıştık ve 10 sene boyunca bize ait olan bu patentli teknoloji Türkiye’de elektrikli ev aletlerinde kocaman bir kategori yaratmamıza vesile olacaktı.

Eksen olarak tost makinası, çay makinası, kahve makinaları, ütü, elektrikli gril gibi üzerinde ısıtıcı eleman bulunan kategorilerde uzmandık. Rekabet henüz taş çatlasın 10 marka üzerinden dönüyordu ve ne üretirsen tüketiciden talep gören bir pazardı. Çalıştığım süre boyunca tasarımı, mühendisliği, patentleri bize ait 100lerce ürün geliştirme fırsatı yakaladım, yıl olmuş 2021 hala bazı benim geliştirdiğim modeller satılmaya devam ediyor. İnanılmaz!

Türkiye’de önce sadece Arçelik’e üretim yapıyorken, 2001 kriziyle beraber Arzum’a da kendi tasarımımız olan bir çay makinası modeliyle çalışmaya başladık. Arzum’la yıllar sonra çok başka boyutlara gelecek olan ilişkimizin ilk tohumları da o günlerde atılmaya başlanmıştı.

Yurtdışında ise global birçok markanın üreticisiydik ve her geçen yıl işbirliği yaptığımız marka sayısı artıyordu. Philips, Black&Decker, Bork, Gorenje, Shark, Europro, Fantom bir çırpıda sayabildiğim markalar.

Vizyonumuzda global markalarla işbirliği yapmak olduğu için dönemin en prestijli fuarı Domotechnica’ya her sene katılırdık. Paylaştığım fotolarda EKSEN’in kurucu ortakları, babam gibi sevdiğim 3 büyüğüm olan Sevgili Semih KARAHANOĞLU, Baki KUZULUGIL ve rahmetli Sabih KARAHANOGLU ile stand kurulumundaki motivasyonumuzun ve yaptığımız işe adanmışlığımızın izlerini göreceksiniz.

Benim kendimi firma sahibi gibi hissettiğim kadar, kurucuların da kendisini çalışan gibi hissettiği bir yerdi Eksen. Gün boyu birlikte çalışır, gelen potansiyel müşterilerin kritiğini yapar, akşam oldu mu da güzel yemek masalarında keyifli vakit geçirirdik.

Yaşım 26 bu karelerde.. genç ama yaptığı işin çok farkında olan bir mühendistim o zamanlar da.. Resmin hep büyüğünü görme arzum vardı, kutuları hiç sevmezdim hala da sevmem.. Tam yapıma uygun bir organizasyonun içinde 12 yıl çok keyifli çalıştım.

Her güzel şeyin bir sonu oluyor, olması da doğal bir yandan da.. EKSEN’in son yıllarında artık yavaş yavaş masanın çok farklı yerlerine geçme isteğim artıyor, hatta bazı günlerde isteğimin şiddeti o kadar artıyordu ki içim sıkışıyordu. Yaşım 35, enerjim çok yüksek, ama nereden yeniden başlanabileceğini bilmemenin verdiği stresle eşim dostumla duygularımı paylaşmaya başlamıştım. Üreten değil ürettiren, pazarlayan, satan tarafa geçmek istiyordum. Fabrika tarafında hem ciddi bir ürün geliştirme ve üretim deneyimi kazanmış, hem de diğer taraftaki eksikleri ve nasıl bir profilin çok başarılı olacağını kafamda şekillendirmiştim.

Tabi bunları kafamda çok güzel netleştirmiştim ama Türkiye’de kime nasıl anlatacaktım, benim ciddi bir potansiyelimin olduğunu ve bunu değerlendirmeleri gerektiğini.. zor birşeyden bahsediyordum çünkü, IK ların benim ne demek istediğimi anlamasına pek ihtimal vermiyordu kimse, ama ok bir defa yaydan çıkmıştı.. benim istediğim çalışma alanına geçmem şarttı, olmazsa işten ayrılıp kendi girişimimi kurmak bile o günlerde not defterime karaladığım b c planlarından biriydi..

Derken beklediğim telefon geldi.. Sevgili Hakan Koçer’den.. yolculuk Ataşehir’de bir Starbucks koltuğunda uzun bir sohbetle başlamıştı..Bu hikayeyi “Marka Yaratma Deneyimim” sayfasında okuyabilirsiniz.

Şimdi gelelim 12 yıllık EKSEN deneyimimden neleri cebime alıp çıktığıma

  • 12 yıl boyunca ulusal ve uluslararası birçok marka için sıfırdan ürün geliştirme ve proje yönetimi deneyimi yaşadım.
  • Türkiye pazarında ilk olacak innovasyonlara imza attım, innovasyonun bir kurumun değer önermesindeki önemini iliklerime kadar hissettim.
  • Fabrika yönetimi deneyimine sahip oldum.
  • İyi ürün geliştirmenin sırrının iyi malzeme bilgisi olduğunu ilk iş deneyimimde hemen keşfetmiştim, Eksen’de odağımda malzeme bilimi hep oldu ve plastik, metal, kaplama, işleme, elektronik&mekanik komponent tarafında kendimi sürekli geliştirdim.
  • Üretimin tedarik zinciri süreçleri, açık reçete hazırlama, ürün maliyetini oluşturan bütün kalemlerin analizi konusunda uzmanlaştım
  • Fabrikanın yeni ürün çeşitlerine üretimine girişinde yeni üretim alt yapısı için yatırım projeleri yürüttüm.
  • Verimlilik için süreç optimizasyonları yaptım.
  • 2004 yılında ÇİN gerçeğini fark ettim, 2005 de ilk kez 10 günlüğüne Çin’e giderek rekabetin yeniden şekillenişine şahit oldum ve Türkiye üretiminin mevcut kafa yapısı ile buna nasıl cevap veremeyeceği korkusunu ilk kez yaşadım.

Marka Yaratma Hikayem bölümü ile devam etmek için aşağıdaki linkten ilerleyebilirsiniz.