
Anlamlı bir amacınız olduğunda yataktan kalkışınızdan, güne hazırlanışınıza, gün içindeki enerjinizin ne kadar farklı olduğunu bir düşünmenizi istiyorum.
Bu anlam bazen kendi hayatınızı daha güzelleştirmek iken, bazen bir bilinmezi ortadan kaldırmak, bazen ortak bir değer yaratmak, bazen başkasının hayatına dokunabileceğini fark etmektir ve her seferinde bu amaç hayatınıza çok büyük bir anlam katar.
Varoluşu anlamlandıran bu amaçlardır. Amaçsız bir insan hızla soluklaşır, renksizleşir. Kendisi için değersizleştiği kadar başkaları için de pırıltısını kaybeder.
Etrafınızda bir amaç uğruna yaşadığını, mücadelesini gördüğünüz tutkulu insanları bir düşünün. Nasıl da Onların etrafında olmak istiyorsunuz, açık veya gizli takip ediyorsunuz. Sizi bir mıknatıs gibi çekiyor değil mi bu insanların hayatı? kendi hayatınızın anlamını ararken o hayattan esinlenmek istiyorsunuz, hatta keşke bir parçası bile olmak istediğiniz amaçlar görmüyor musunuz bazen?
İnsan kendisini hayata bağlayan anlamı her ne kadar dışarıdan esinlenmeye çalışsa da ancak kendi içinde bulabilir, kendi özüne, köklerine, değerlerine bakarak bulunan anlam o kadar sıkı hayata bağlar ki insanı Nietzsche’nin de dediği gibi ” “Yaşamak için bir nedeni olan kişi, hemen her nasıl’a dayanabilir.”
Bir amaç uğruna yaşanan hayat bizi sıkı sıkıya yaşama bağlar, başımıza gelen veya gelebilecek her türlü soruna dayanma gücü verir, alternatif yolları arama, çıkış yolunu bulma azmi verir.
Anlam bizi hayatta tutar. Anlam bizi güçlü kılar. Anlam bizi çekici kılar.
Peki biz insanlar için “anlam” bu kadar önemliyken markalarda durum farklı mıdır? Sadece “ne” sattığıyla ilgilenen bir marka ne kadar sürdürülebilirdir? “Neden” var olduğunu bilen ve buna hizmet eden hayatlar yaşamaya bu kadar önem veriyorken bir markanın neden var olduğunu da bilmek istemez miyiz?
Ortak değer yaratmak, içinde bulunduğun toplumun gündemine duyarlı olmak, anlamlı işler yapmak ve elindeki gücü farkındalık, toplum yararına değişim ve dönüşüm için kullanmak bir markanın bir insanın hayatında sürekli var olması için çok kuvvetli nedenler.
Markanın yarattığı anlam etrafında insanlar toplanmak ve hatta bunun bir parçası olmak istiyorlar. Markanın ışıltısı ve pırıltısı ne sattığında değil, neden var olduğunda yatıyor.
Samimiyet ve gerçeklik şemsiyesi altında uzun soluklu bir planlama ile varoluşunu anlamlandıran markaların gelecekleri için sağlam zeminler yarattıklarına inanıyorum.
Buraya nereden geldim? Anneler gününde gerçek bir hikayeyi anlattık, o kadar güzel yorumlar aldık ki hem biz hem de hikayenin sahibi, anlamlı bir iş yapmanın ruhlarımıza verdiği huzurla dolduk son haftalarda. Bu noktada #Arzumunengüzelhikayesi olan Sevgili Arzum Akduran Köseoğlu’na annelik hikayesini bizimle paylaştığı ve başka hayatlara dokunmamızı ve belki bir çocuğun daha aile sahibi olması, bir kadının ve erkeğin de anne baba olmasına vesile olmamızı sağladığı için çok teşekkür ediyorum.
Arzum Akduran kendi web sayfasında hikayesini o kadar güzel anlatmış ki bence artık ben susayım, siz onun web sayfasındaki paylaşımları ile devam edin.